30 Nisan 2009 Perşembe

reklamcılıkta cinsiyet ayrımı

geçen gün kelkafa maille atmış bu resmi, altına da eklemiş "bloga senden artık bir yazı bekliyorum" diye. meğersem aradığım itici güç buymuş. şu resmi gördüğüm andan beri ne fenerbahçe'nin çirkin oyununu, ne bitirme projesinin iki hafta içinde teslim edilmesi gerektiğini ne de afedersiniz hayatı şu aralar bana zindan eden kuyruk sokumumdaki kıl dönmesini düşünemez oldum. gecem gündüzüm bu resim oldu. 

müşteri konumundaki türk insanının hayata karşı duruşunun reklamcılık sektörüne yansımasıdır esasen bu durum. ezelden beri bizde yapılan aktiviteler, yenilen yemekler, giyilen kıyafetler hep tek bir cinsiyet içindir. erkek adam pilates yapmaz, traştan öte bakım yaptırmaz, pembe, mor giymez, erkek adam light ürün tüketmez... ufak bir beyin fırtınasıyla bu sayı çoğaltılabilir. bu durum öylesine çığrından çıktı ki artık bazı insanlar için bu hissiyattan ziyade mahalle baskısına dönüştü. götü göbeği salıp kilo vermek için yanıp tutuşup coca-cola light içemeyen, diğer diyet ürünlerini tüketemeyen insanlarız biz. hele pilates? allah affetsin! baban pilates mi yapıyordu? yapmıyordu elbet. yanlış olmasın yukarıda bahsettiğim bazı şeylerin hala tek cinsiyete ait olduğunu düşünenlerdenim ama güzel kardeşim inkar da etmemek lazım dünya değişiyor. evet babam pilates yapmıyordu ama babam zamanında ispanyol paça pantolon giyiyordu, gömleklerinin yakaları neredeyse omuzlarına kadar geliyordu, hüdaverdi modeli gözlükleri vardı ve yaz tatillerinde de köye teyzesinin yanına gidip tavukları kovalıyordu. ben de mi bunları yapayım? hayır şimdi yazının geldiği yer öyle kontrolden çıktı ki pilatesi savunuyorum gibi bir izlenim olmasın. yanlış anlamayın saygıdeğer okurlar, ben de pilatese karşıyım. pilatesi de sevmem yapanı da sevmem. erkek adam futbol oynar, çok çok basketbol oynar. o kadar!

benim itirazım yaratılmaya çalışılan bu iki uç kavrama. erkekler rakı içsin kadınlar pilates yapsın. oha! homoseksüelliğe özendirme değildir de nedir bu? gayler de çıkıp dese, "valla bizim kafamız rahat canlar, rakımızı içip muhabbetin belini kırıyoruz, ardından pilatese gidiyoruz bakın karın kasları da baklava gibi. hayat bize güzel." diye kim itiraz edebilir. iki tane daha rakı satıcaz diye necip türk milletini ibneliğe, puştluğa özendirmenin alemi yok. aklınızı başınıza devşirin. 

abbas rakı ne ya ayrıca? rakı yeni rakıdır gençler, düzeni bozmayın. 

p.s.: abbas rakı logosundaki adam resmi hakkında yazamadım. nutkum tutuldu. o müthiş resim hakkındaki düşüncelerini yazıya dökebilen olursa yorum olarak yazsın. lütfen. bu adam gölgede kalmasın. 

17 Nisan 2009 Cuma

Bütün Alihan sevenlere...

Bir süredir yazamadık; iş-güç, malum kriz, obama geldi gitti derken biriktirdiğimiz ilginçlikleri yavaş yavaş salıvermeye başlıyoruz. Öncelikle kafaları bi açmak adına;

Alihan'ın resmi web sitesi;

http://www.alihanmuzik.com/

PS. Özellikle intro kıvamındaki öte flash animasyonu refresh yaparak 6 kere izleyin, gözler kamaşıyor, bir sıcaklık beyinden ayaklara iniyor, sonrasını hatırlamıyorum, dürtülerek uyandırıldım.

PS2. Alihan Videoları linkinde, "Önce Bana Para Lazım" isimli parçayı ayrıca tavsiye ediyorum.

28 Ocak 2009 Çarşamba

15 kişiye saldırdım



naptın sen güzel kardeşim

12 Ocak 2009 Pazartesi

taksici

cumartesi gecesi alkollü olmamdan yararlanıp bana sahte 20 lira ittiren taksici... plakanı olmasa da tipini çok net hatırlıyorum. bir daha denk gelirsek ağzını burnunu kırıcam. pis herif.

6 Ocak 2009 Salı

ayse yidi shamarlari :)

macırca 101
*diyalogların açık metni müsait bir anda bloga konacaktır.

26 Aralık 2008 Cuma

sabah sabah

yani böyle iki güzide kelam güncellemesinin üzerine mübarek cuma sabahı bişey yazmıyım dedim ama hürriyet sağolsun;

Testereli Futbolcu

ingilizlerin taraftarı kadar sporcularıda holigan, hatta ne holiganı direk manyak. nasıl bir zihniyettir, yok yok başka birşey var bunda..

düşünüp geri dönücem bu konu hakkında..

25 Aralık 2008 Perşembe

türk tarihine damgasını vuran kelamlar #4

"4 yaşında okuma-yazma öğrendim, o yaşta kendi kendime israil, filistin falan yazıyormuşum."

tuğba özay